ARPANET Nedir?

ARPANET, 1960’larda Amerika Birleşik Devletleri Savunma Bakanlığı tarafından geliştirildi. ARPA (The Advanced Research Projects Agency Network) bu projeyi yönetti.

Ayrıca, ARPANET yaklaşık 60.000 bilgisayardan oluşan bir ağ olarak başladı. Bununla birlikte, bu ağ İnternet’in temellerini atarak modern iletişim teknolojilerine ilham verdi.

ARPANET Tanımı ve Tarihi

ARPANET Tarihi

O zamanlar, bir saldırı durumunda telefon santrallerinin yok olmasından korkuyorlardı. Bu yüzden merkezi olmayan bir veri anahtarlama sistemi oluşturmak istediler. Böylece, geliştirdikleri iletişim protokolleri mevcut İnternet’in önünü açtı.

1990’da, süper bilgisayarları bölgesel ağlara bağlamak için Arpanet’in yerini NSFNET aldı. Ek olarak, NSFNET İnternet’in yüksek hızlı çekirdeği olarak işlev görüyor. Sonuç olarak, günümüz devasa İnternet ağının temellerini oluşturdu.

ARPANET İletişim Ağlarına Giriş

ARPANET, bilgisayar grupları ve kullanıcıları arasında bilgi paylaşımı önemlidir. Seksenli yıllarda PC ve yerel alan ağlarının yaygınlaşması olmuştur. Bu durum uzak veritabanlarına erişmeyi mümkün kıldı. Ayrıca, denizaşırı noktalardan uygulama yüklemeyi sağladı. Diğer ülkelere mesaj göndermek de kolaylaştı.

Bunların hepsini sağlayan ağlar karmaşık ekipmanlardır. Etkinliği birçok bileşenin birleşmesine bağlıdır. Sonuç olarak, küresel bir bilgisayar ağının tasarımı ve uygulanması büyük bir teknolojik mucizedir.

Modem ve Hizmet Şirketleri

1970’lerde bilgisayarlar, uzmanlar tarafından korunan pahalı ve kırılgan makinelerdi. Bu PC’lere erişmek için bir terminal kullanılıyordu. Ayrıca, bir telefon hattı ve modem aracılığıyla bağlantı sağlanabiliyordu. Yüksek maliyetler nedeniyle, merkezi kaynaklara erişim genellikle kullanıcıların kontrolü dışındaydı.

Bu dönemde birçok kuruluş, ana bilgisayarlarda işlem süresi sunan hizmetler sunuyordu. Ancak, PC ağları ticari olarak mevcut değildi. Bununla birlikte, teknoloji dünyası için önemli bir gelişme yaşandı. ABD Savunma Bakanlığı, PC kaynaklarını arızalardan koruma amacıyla deneyler yaptı. Bu projeye günümüzde İnternet diyoruz.

Yerel Alan Ağları (LAN)

Yerel alan ağının (LAN) ortaya çıkışı, ağ oluşturma açısından kritik bir adımdı. LAN, ofis sistemleri arasındaki bağlantıları standart hale getirdi. Bu ağ, bir dizi elektronik ekipmanını birbirine bağlamak için bir yol sağlar. En temel düzeyde, bir LAN, tüm bilgisayarların ve yazıcıların bağlı olduğu paylaşılan bir ortam sunar. Bu ortam genellikle koaksiyel kablodan oluşur.

Ethernet, en yaygın kullanılan LAN türüdür. Ethernet, CSMA/CD adı verilen bir mekanizma kullanır. Bu mekanizma, bağlı her cihazın kabloyu sadece başka bir ekipman kullanmadığında kullanmasını sağlar. Çakışma durumunda, bağlantıyı kurmaya çalışan PC bağlantıyı iptal eder ve tekrar dener. Ethernet, verileri 10 Mbits/s hızında aktarır. Bu hız, bilgisayarlar arasındaki mesafeyi ihmal edilebilir hale getirir. Ayrıca, doğrudan bağlı oldukları izlenimini verir. Ethernet’in çeşitli tipolojileri (otobüs, yıldız, halka) ve erişim protokolleri bulunur.

Bununla birlikte, tüm LAN’lar sınırlı kapsama ve yeterli hız özelliklerine sahiptir. Bu özellikler, bağlantı ağının görünmeyen bir yapı sunmasını sağlar. Modern LAN’lar, kullanıcıya gelişmiş işlevler sunar. Yönetim yazılım paketleri, ekipmanın yapılandırmasını ve ağ kaynaklarını kontrol eder. Yaygın bir yapı, birkaç sunucudan oluşur. Sunucular genellikle daha güçlüdür ve kullanıcılara yazdırma kontrolü, dosya paylaşımı ve e-posta gibi hizmetler sunar.

Yollar ve Köprüler

Çoğu LAN’daki hizmetler oldukça güçlüdür. Kuruluşlar, yalıtılmış hizmet programlarından kaçınır. Bunun yerine, hizmetleri daha geniş bir alana yaymayı tercih ederler. Bu, grupların konumlarına bağımsız olarak çalışabilmesini sağlar.

Yönlendiriciler ve köprüler, LAN’ları bağlamak için kullanılan özel cihazlardır. Köprü, en temel ekipmandır ve aynı tipteki LAN’ları bağlar. Bununla birlikte, yönlendirici daha akıllı bir cihazdır. Farklı türdeki PC ağlarını birbirine bağlayabilir.

Büyük şirketlerin, çeşitli LAN’lara dayanan kurumsal veri ağları bulunur. Sonuç olarak, kullanıcılar için fiziksel olarak heterojen bir ağ sunar. Bu ağ, homojen bir kaynağa benzer şekilde çalışır.

Geniş Alan Ağları (WAN)

Bir LAN’ı belirli bir noktadan sonra genişletmek pratik olmayabilir. Bazen daha yeterli veya ucuz yöntemler bulunabilir. Ancak, bu fiziksel sınırlamalar tarafından belirlenir. Her ağın önemli bileşenleri telefon ağı ve veri ağıdır.

LAN’ı geniş alan ağına (WAN) genişletmek, uzun mesafeli bağlantılar gerektirir. Ulusal ağ operatörleri, bu konuda çeşitli hizmetler sunar. Basit, düşük hızlı veri bağlantılarından karmaşık, yüksek hızlı hizmetlere kadar uzanır. Bu yüksek hızlı veri servislerine genellikle geniş bant bağlantıları diyoruz. Ayrıca, LAN’lar arasında bilgi otoyollarını sağlamak için gerekli bağlantıları sunarlar.

Dağıtılmış Süreç

Bilgisayarların geniş bant bağlantısı olduğunda birlikte çalışmaları beklenir. Ancak, farklı ülkelerdeki bilgisayarlar nasıl ortak çalışabilir? Yakın zamana kadar, çoğu bilgisayar kendi arabirimlerine ve yapılarına sahipti. Aynı aileden bilgisayarlar iletişim kurabiliyordu, ancak yabancılarla büyük zorluklar yaşanıyordu.

Sadece en ayrıcalıklı kullanıcılar, farklı cihaz kaynaklarını kullanmak için gerekli zamanı ve donanımı bulabiliyordu. 1990’larda, farklı cihazlar arasındaki uyum artmıştı. Bu, bilgisayarların etkili bir şekilde birbirleriyle bağlantı kurmasını sağladı. Sonuç olarak, herkes uzak ekipmanlardan yararlanabildi. Bu sürecin ana bileşenleri ise istemci/sunucu sistemleri, nesne teknolojisi ve açık sistemlerdir.

Client/Server

Bilgisayar sistemlerini monolitik unsurlar olarak değil, istemci/sunucu sistemleri olarak inşa etmek yaygın bir yaklaşımdır. İstemci (bir PC kullanıcısı), bir sunucudan hizmet talep eder. Örneğin, yazdırma gibi hizmetler LAN’a bağlı bir işlemci tarafından sağlanır.

Bu ortak yaklaşım, PC sistemlerinin yapısını değiştirir. Önceden bir bütün oluşturan işlevler artık ayrılmıştır. Ayrıca, uygulamanın ayrıntıları basit yaklaşımlardan daha karmaşık sistemlere kadar uzanır. Bu sayede, tüm bilgisayarların düzgün bir şekilde çalıştırılması olasılığı artar.

Nesne Teknolojileri

Bilgisayar sistemlerinin inşasında bir başka yaklaşım, nesne teknolojileridir. Bu teknoloji, tanımlanmış elemanları bağımsız ajanlar haline getirir. Her bir nesne kapalı, tanımlanmış ve gerçekleştirilmiş bir birimdir. Bu yaklaşım, farklı unsurların değiş tokuş edilmesini kolaylaştırmıştır.

Açık Sistemler

Açık sistemler, kolay ara bağlantı ve dağıtım sağlayan bilgisayar sistemlerini ifade eder. Açıkçası, tüm bileşenlerin bağlantısının kesilmesini ve benzer yapıların kullanılmasını içerir. Bu, standartlar ve ortaklıklar karışımını içerir. Böylece, sistemler birbirleriyle konuşabilir.

Açık sistemlere yapılan yatırımların nihai hedefi, herkesin farklı üreticilerden cihaz satın almasını sağlamaktır. Kullanıcılar, bilgisayarları istedikleri yere yerleştirir ve geniş bant bağlantılarıyla birbirine bağlar.

ARPANET Güvenliği

Dağıtılmış bilgisayarlardaki bilgi hacmi arttıkça, ARPANET güvenliği önem kazandı. Bu tür sistemlerde, uzman bir kullanıcı gizli verilere kolayca erişebilir.

1970’lerin sonlarında, PC veri koruması için Data Encryption System (DES) standardı tanıtıldı. Ayrıca, kullanıcılar mesajları şifreleyebilir ve kodlarını çözebilir.

DES, genel anahtar sistemleriyle tamamlanmıştır. Bu sistemler, üçüncü taraf müdahalesi olmadan güvenliği sağlar.

Yönetim

ARPANET, birbirine bağlanabilen hızlı ağları, bu yaklaşımın son noktası değildir. “Bilgi otoyolunun kullanıcısı” ve “bilgi otoyolunun çalışmaları” henüz tanımlanmamıştır.

Bir LAN’ın çalışmasını sürdürmek büyük özveri gerektirir. Bununla birlikte, dünya çapında dağıtılmış bir ağın sorunsuz çalışması daha da zorlayıcıdır. Son zamanlarda, heterojen ve dağıtılmış ağların yönetimi ön plana çıkmıştır. Bu önemli paketin küresel ağları etkili bir şekilde izlemesi için yeterli araçlar mevcuttur.

ARPA Ağı Hakkında Sık Sorulan Sorular (SSS)

  1. ARPANET nedir ve ne işe yarar?
ARPANET, Advanced Research Projects Agency Network’ün kısaltmasıdır. İlk operasyonel paket anahtarlama ağıdır. Ayrıca, İnternet’in öncüsü olarak karşımıza çıkıyor. ARPA ağını 1960’ların sonunda geliştirdiler.
ARPANET, bilgisayar sistemleri arasında iletişimi ve kaynak paylaşımını sağlaması için yaptılar. Böylece ana amacının coğrafi sınırlar arasında işbirliği ve bilgi alışverişi olduğunu bilmeliyiz.
  1. İlk İnternet ağı nedir?
1969’da tanıtılan ARPANET, ilk İnternet ağı olarak biliyoruz. Bu çığır açan başarı sayesinde bizlere küresel bağlantıda yeni bir dönemi başlattı. Başlangıçta sadece dört düğümden oluştu. Ancak, bu teknoloji, iletişim ve toplum üzerindeki etkisi büyüktür.
  1. ARPANET’teki ilk mesaj nedir?
29 Ekim 1969’da ARPANET üzerinden ilk mesaj gönderdiler. UCLA’dan bir öğrenci “login” kelimesini iletmeye çalıştı. Diğer yandan Stanford Araştırma Enstitüsü’nden meslektaşı bu kelimeyi bekledi. Ancak, sistem çökmüşken yalnızca “L” ve “O” harfleri gönderilebildiler. Yine de “LO”yu İnternet çağının ilk mesajı olarak kabul ettiler.
  1. ARPANET ilk kez nerede kullanıldı?
ARPA ağını ilk kez UCLA ile Stanford Araştırma Enstitüsü’nde kullandılar. Bu olay, önemli bir teknolojik başarıydı. Ayrıca, günümüz dijital ekosisteminin temelini atmış oldular.

Sonuç

Sonuç olarak, ARPANET teknolojisi günümüze kadar ağlar büyük bir evrim geçirdi. Yerel ve geniş alan ağlarının yaygın kullanımı, iletişim biçimimizi yeniden şekillendirdi. Bu teknolojik ilerlemeler, dünyayı birbirine bağlamanın ötesine geçti. Ayrıca, modern İnternet ve iletişim teknolojilerinin temelini attı.

İlerledikçe, küresel topluluğun artan taleplerini karşılamak önemlidir. Bu nedenle, ağları sürekli yenilemek ve geliştirmek gerekir. Aynı zamanda, güvenlik ve güvenilirliği sağlamak da kritik öneme sahiptir. ARPANET, günümüzün gelişmiş ağlarına uzanan yolculuk, insan yenilikçiliğini ve iş birliğini gösterir. Bu süreç, teknolojinin sunduğu sonsuz olasılıkları vurgular.

2 Comments

Add a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir